29 Ocak 2019 Salı

-miş gibi

Kimseye “değerliymiş” gibi davranmanıza gerek yok. Çünkü -miş gibi yapılan hiçbir şey bir anlam ifade etmez ve biz, -miş gibi davranılanlar aslında bunun farkındayız.

Düzen içinde yaptığı hiçbir işi açıklama ihtiyacı duymayanlar, ailesini arkasında sapasağlam duran bir dağ olarak görenlerdir. Ama biz, yaptığı her işi anlatmak zorunda kalanlar, maalesef bir dağın gölgesinde büyüyenler kadar şanslı değiliz.

Bizi dinlemesi, bize hak vermesi için yeni insanlar arar dururuz. Asla sıkılmayacaklarını düşünerek tüm hikayemizi, yaptığımız işleri anlatırız.. her ayrıntısıyla. Çünkü aslında o, kimsenin umursamadığı ayrıntılardır hayatımız.

Zamanla ilgilerimizden çok ilgilenilsin diye seçtiğimiz işler doldurur hayatımızı. Kimsenin ilgisini çekmeye ihtiyaç duymayan insanlar hayat tarafından tatmin edilmiş insanlardır. Biz ise “ne yaparsam takdir edilirim”  gayesiyle yaşar, yaşlanırız.

Bazen yaptığımız işi, bazen bir ilişkiyi, bazen hislerimizi anlatırız. O, dikkat ediyormuşçasına sallanan başlar ama asla aldırış etmeyen başlar.. Hayretle dinliyormuş gibi büyüyen göz bebekleri, çatılan kaşlar. Ve bazen de arkasını dönmeyen sırtlar.

Yaptıklarımıza, anlattıklarımıza aldırış edilmemesi ise büyümemizi hızlandırır bir nebze. Bir kimse, bir kitle için bir şeyler yapmaktansa kendimiz için yaparız. Sonrasında pek çok değer verdiğimiz o kişiler tarafından bencillikle yaftalanacağız, kimin umrunda. Artık açıklama yapmayı bırakmışızdır.

Ve evet.. Kendimiz için bir şeyler yapmayı başardığımız, kendimiz için yaşadığımız zaman gelen “geç kalmış tebrikler”. Yüzümüzde ufak bir gülümseme, birkaç saniye sonra silinecek olan. Birilerinin takdiri için yapmadığımız, arkamızda dağ gibi büyüttüğümüz ve gölgesine sığındığımız işlerimize bakacağız. İşte şimdi büyüdük. Tebrikler, kendi kendimizi büyüttük.

6 Şubat 2018 Salı

zamanla

Zamanla herkes biraz eksilir. Gölgesine sığınılan çınar kesilir, dost gün gelir düşman kesilir ve bazı iç çekişler kilo verdirir. Bazen kader kedere devreder durur; yar nâr olur, yakar kavurur. Esen yeller küllerini savurur. Bazı günlerde ayaklar adım atamaz, kalp çarpamaz hatta güneş dahi aydınlatamaz olur.
Zamanla her şeyden biraz vazgeçilir. İnsanlar terk edilir, şehirler terk edilir, hayaller terk edilir. Bazı hisler, hatıralar ve umutlar zamanla kaybedilir. Her şeyin kaybedilince değeri anlaşılır derler lakin bazı şeyler kaybolursa değersizleşir.

19 Ocak 2018 Cuma

"




otursan karşıma.
öyle, sessiz..
saatlerce izlerim seni.
gözlerin, ürkek gönlümün sığındığı tek liman olur.
kıyıya vurur sevinçlerim belki oradan.
belki bir inci giziyle kalır, gün yüzüne çıkmadan.


yüzünün tüm hatlarını ezberlesem ellerimle,
boşlukları gülüşün doldursa.
dudağının kenarında,
duyunca çiçekleneceğim bir söz kalmış olsa.
beni o sözden dahi kıskansan.
saatlerce sussan,
otursan.


ellerin her daim kalemde kalsa,
yazsan..
ben, seni okusam oradan.
sana yazılsam.
sonra,
seni yazsam.
sen, hayatıma roman olsan.
hayatım olsan.

8 Ocak 2018 Pazartesi

plansız sevişler, gayretsiz gülüşler

   bir düzen dahilinde nefes alıyor, uyuyor, büyüyoruz. bir düzen dahilinde düşünüyor ve konuşuyoruz. hayat bizi akreple yelkovan arasına yerleştirmiş, birinden tam düşeceğimiz sırada diğerinin tekmesiyle doğruluyor ve bu kısır döngünün bilmem kaçıncı kurbanı oluyoruz. 

   aldığımız her nefes, attığımız her adım sayılı. yani, öyle olmalı.. çünkü düzen, saymadan alınan her nefesin ölçmeden atılan her adımın peşinde, alacaklı. diyorki bize; benimle var olacaksın ya da bensiz, bir hiç olacaksın.

   zamanı ölçmeye çalışıyoruz, ne komik. akreple yelkovan arasındayken üstelik.. vaktim yok diyoruz, vakit zaten hiç bizim olmadı ki. biz vaktinde olduk, vaktinden erken olduk, vaktini geçirmiş olduk. biz bu düzenin sadece bir parçası olduk. düzen olmadık, düzenli olamadık.

   marketten tartarak aldığımız meyve gibi, tartıyoruz konuşurken kelimeyi. ne bir eksik ne bir fazla. ölçülü olacak diyoruz. heyecan da ölçülü, hezeyan da. hesap ediyoruz inceden inceye.. olmaz, burada bir fazlalık var diyoruz. ne acı, hayatımızı ölçüyoruz kendimizce..

   ölçüyü aştığımızda ise bizden eksiltiyor sanıyoruz herhalde.. öyle mi? değil, elbette. 

   bakma, bu düzenin aynalarında hepimiz mutlu görünüyoruz. ardından bakamadığımız yoğunluklarımız, peşinden koşamadığımız yorgunluklarımız var. 

   bizim bir şeyleri tartmadan yapmaya, girdiğimiz o toplantılardan düşünmeden kalkmaya ihtiyacımız var. plansız sevişlere, gayretsiz gülüşlere, hayatı gelişi’güzelleştirmeye ihtiyacımız var.

6 Ocak 2018 Cumartesi

geçmişe dair.


Ne ağır yüktü ama değil mi omzundaki? Zaten taşımaktan da bıkmıştın. Öyle demiştin geceye, fısıldamıştın karanlıkta artık bitsin diye.

Hani dökememiştin ya geceye içini? Karşılığını bulamamıştın hani, hislerine tercüman olamamıştı hiç bir hece. Halbuki seni anlatıyordu çalan şarkı, bağırıyordu içinde birikenleri senin yerine.

Dökmüştün ya hani bir gece ona içini? Hani dinlememişti hiç seni. Duymamıştı bile sesini. Aklına kazımıştın dönüp gidişini, sana veda edişini. Halbuki sen ne çok beklemiştin değil mi? Ne çok istemiştin. Bir kez olsun duysaydı sesini.

Hani bastıramıyordun ya o çığlıkları? Durduramıyordun, kaçsan kaçamıyordun. Sıkışıp kalmıştın ya hani bir köşeye? Halbuki sen o duvar dibinde çöküp geçecek demeyi de bilmiştin kendine.

Hani gözyaşlarını silip de yemin etmiştin, ‘’Bir daha asla!’’ demiştin? Tutamamıştın hani affetmiştin de yine pişman etmişti seni. Ne zaman ayağa kalkacak olsan bir anı takmıştı çelmeyi. Artık ayağa kalkmaktan da, güçlü durmaktan da pes etmiştin hani.

O günlerden geriye hatırladığında tebessüm ettiren acılar kaldı belki ama şimdi öyle kolay yıkılmıyorsun değil mi? Biraz buruk olsa da en güzel sen gülüyorsun. Halbuki en çok sen haketmiştin hem de en başından beri.

29 Aralık 2017 Cuma

keşke

yapılan her hataya keşke,
edilen her duaya keşke,
sevilen her insana keşke..

çok kolay geliyor, ağızdan dökülüveriyor, iki hece. keşke..

neye keşke? neden keşke?
gözlerini açanlara mı, seni sen yapanlara mı?
unutma her keşke, ardında saklar "iyi ki"yi.
sen, görmek iste yeter ki.


keşkeler sana yol olmaz, götürmez varacağın yere.
karşına çıkan her keşke yoluna çıkan her taşa denktir.
taşı kaldır,
altında yeşerenler "iyi ki"lerdir.


senin sevdiğin kadar sevmedi mi seni, ona mı bu keşke? ya, sevdiğinde hayatın ne kadar güzelleştiğine tanık olmana yok mu bir iyi ki?

onu kıracak bir şey mi söyledin, onun için mi bu keşke? ya, bir daha bu hatayı yapmayacağına dair verdiğin söz.. yok mu bir iyi ki?

hani arkana bakmadan gidecektin de herhangi bir sebepten ötürü gidemedin işte.. sıradaki keşken buna mı? ya, kaldığın yerde hayatını soktuğun düzene bir iyi ki yok mu?

bu sefer affetmeyecektin. dayanamadın. bunun için de mi keşke? ya, affettiğinde kuşlar gibi hafiflemene bir iyi ki yok mu?

ağlamayacaktın, ağladın.
hata yapmayacaktın, yaptın ya.
bunlara da mı keşke?
hayır,
hepsi birer iyi ki hayatına.